AB Rekabet Konseyi 9 Kasım’da Brüksel’de düzenlenen Avrupa Çelik Sanayisi toplantısında, dünyada 500 milyon tonu bulan kapasite fazlasına, bu nedenle fiyatların düşmesine, yüksek enerji maliyetlerine ve zorda kalan işletmelerde yaşanan işten çıkarmalara dikkat çekmiş. AB üyesi ülkelerde bile enerji fiyatları, vergiler ve diğer maliyetlerin farklılık gösterdiğini belirtip, küresel anlamda adil koşullarda rekabet edilmediğinin altını çizmiş. Somut adımlar atarak çelik sektörü için ellerindeki ticaret savunma mekanizmalarını kullanacaklarmış. Bunlardan biri de, Türkiye’nin de içinde olduğu önde gelen demir çelik üreticisi ülkelerden üretim kısıtlaması talep edilmesiymiş.
Bize bakacak olursak, bu sene zaten işlerin hiç tadı yok. 2012’den beri azalma eğiliminde olan demir çelik üretimimiz, 2015’te de önceki dönemlere kıyasla düşmeye devam ediyor. 2012’de 35,8 milyon ton sıvı çelik üretmişiz. 2014’te 34 milyon ton. İstatistikler bu sene ilk 3 çeyrekte %7,8 azalma gösteriyor. Böyle devam edersek, 2015 sıvı çelik üretimimiz belki 32 milyon tonu bulmaz bile. AB istese de istemese de zaten çelikhanelerde üretimi kısmış durumdayız!
Diğer yandan, Çin’in yıllık bazda 823 milyon tonluk çelik üretimi küresel arzın yarısını oluşturuyor ve orada da bu yıl işler pek iç açıcı değil. 2015’in ilk 3 çeyreğinde 2014’e kıyasla çelik üretiminde %2,1 azalma, yaklaşık 4 milyar dolarlık bir kayıp söz konusu.
Bakalım önümüzdeki günler neler getirecek… Büyüme hızındaki azalma ile tüm dünya ekonomisini tedirgin eden Çin, iç piyasasında tekrar bir canlanma dönemine girebilecek mi? Çeliği stratejik bir ürün olarak gören ülkelerde ne tür savunma mekanizmaları gündeme gelecek? Küresel kur savaşları rekabette nasıl bir rol oynayacak? İşten çıkarmalar giderek artarsa, toplumsal hayat nasıl etkilenecek? İzleyelim…